ilk okula başladığım günün sabahında, babam bana normalde vermediği miktarda, yaşıma göre giydiğim pantolonun cebine mecazen sığmayacak ölçüde, bir harçlık vermişti. ilk gününde insanın kendine güven duygusuna sahip olması açısından pratikte işe yarar bir hareket olsa da uzun vadede nüfus cüzdanının din hanesine para yazdıracak kadar tehlikeli bir yaklaşımdı. neyse ki zengin falan değildik, kurtardım paçayı(neyden kurtardıysam artık)
istiklal marşı ve yaklaşık 10 dakikalık eğitim öğretim sözcükleriyle dolu konuşmaları dinledikten sonra okulun kapısından sıra sıra içeri girdik. kapıdan girer girmez karşıdaki merdivenlerin hemen solundaki küçük kantin benzeri yapı dikkatimi çekti. aslında çok sağlam bir kahvaltı yapmamın üzerinden henüz yarım saat geçmişti ama cebimdeki paranın ağırlığı, sırtımda bir kambur gibi duruyor, kendimi serbest piyasa ekonomisine kurban olayım ulan şeklindeki telkinlerle dolduruyor, 'acaba simit burda kaç para ola ki? ne olacak lan, bi ton param var, bir sürü alırım ki.' diyerek içim içimi yiyordu. herkes sağına soluna bakıp, büyük ihtimalle ilk defa gördükleri okul binasını tanımaya çalışıyorlardı. ama ben sonradan adının aşır olduğunu öğreneceğim kantin görevlisinden gözümü ayırmıyor, yanına gittiğimde kuracağım cümlenin alıştırmasını yapıyordum.
paranın miktarını tam hatırlamıyorum ama kaç simit eder çok iyi hatırlıyorum. 10 simit liram vardı. simit kaç lira diye sordum aşır a, '1 simit lira' dedi. bende dedim, '10 simit liramın hepsiyle simit alacağım.' adam güldü, o kadar simiti ne yapacaksın, yiyemezsin dedi. bana bir tane simit verdi. sonra paramın üstünü vermedi. vermedi lan. kaç yıl oldu, unutamadım. vermedi. isteyemedim hiç. niyeyse utandım. ama hiç aklımdan gitmedi, kimseye de söyleyemedim. ilkokul 3te kooperatif kolu oldum. parayı ordan çıkartayım dedim ama enflasyon oranı, paranın şimdiki değeri kaç olur falan hesaplayamayınca vazgeçtim. aşır da öldü zaten iki üç yıl sonra. neyse, helal olsun ipneye ama uzun süre boyunca her simit alışımda bir teredüt yaşadım, acaba aynı kazığı bir daha yermiyim diye düşündüm. çoğu öğle aralarını çiziyle geçiştirdim onun yüzünden.
beni bir yerlerden duyuyorsan aşır bey, hiç hoş değildi yaptığın. çocukluğumu yiyordun az kaldı ben simit yiyeceğim derken. 9 simit lirası alacağım var senden. elbet görüşeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder